28 Nisan 2010 Çarşamba

Birinin Sevgilisi Olmak..



Birinin sevgilisi olmak..

Başka hiç kimse tarafından dokunulmamak, konuşulmamak, bakılmamak hatta!

Bir...az korunmak, biraz şımarmak...

Bir kaç çeşit yemek yapmak, İstiklal caddesinde sıkı sıkı elini tutmak, belki film izlemek ama mutlaka çekirdek çitlemek, bi yerlerde çay içmek, Pazar sabahı kahvaltısı etmek uzun uzun, sahilde yürüyüş yapmak gibi küçük ama zor heveslerim var!...

Kek yapmayı da öğrenmek lazım aslında bi ara!

Sabahları uyandığımda "günaydın sevgilim" mesajları görmek istiyorum telefonumda. Gün içinde özlediğim birisi olsun istiyorum. Özlemek istiyorum birini. Çok özlersem dayanamayıp gidip sarılmak istiyorum. Dayanamamak istiyorum!

Çalışırken, düşünmek istiyorum sonra onu! Aklımda olduğu için gülümsemek istiyorum ara ara... Gülümsediğim için daha çok çalışmak...

Birini sevmek istiyorum; hiç kimseyi sevmediğim gibi, biri sevsin istiyorum beni, hiç sevilmediğim gibi...

Biri o kadar çok sevsin ki beni, hatalarımı da sevsin istiyorum!

O kadar çok sevsin ki; hata yapmaktan ödüm kopsun!

Kıskansın istiyorum biri beni! Sorsun istiyorum "neredesin" diye, "Hımm kim aradı bakayım" diye! Ben sormam ama, korkmasın. O sorsun..

Biliyo musun ne oldu?" ile başlayan heyecanlı cümlelerimin sonuna kadar tahammül etsin istiyorum biri bana. Mutlaka ipe sapa gelmez bir şey olmuştur ama dinlesin sonuna kadar. Ya bi yavru kedi macerası ya da işte ona benzer bir şeyler olmuştur.

Ben de her seferinde sanki bahçeyi kazmışımda hazine bulmuşum gibi heyecanla ve öneminin üzerine basa basa anlatırım ya, dinlesin işte. "Ya, evet, çok mühim bir şeyler olmuş" falan desin bi de sonunda...

Birinin elini tutmakla, birinin elini, sıkı sıkı tutmak arasında çok fark var!

Ya tutarsın ya da tutmazsın ya da, tutmuş gibi yaparsın işte.

Ben yapmam!

Bunu zaten bilirsin.

Kimin elini tutacağını yani.

Deneyerek bulmazsın.

Sadece bilirsin.

Bilmek!

Açıklaması yok.

Ve ben elini sıkı sıkı tutmayacağımı bildiğim hiç kimseyle İstiklal caddesine gitmeyeceğim!

Heyecanla ve özene bezene olmadıktan sonra kimseye yemek yapmayacağım!

Repliklerin bir anlamı yoksa, kimseyle film seyretmeyeceğim.

Zaten çekirdeği unutsun bile, asla olmaz:):)

10 Nisan 2010 Cumartesi

Biten aşklar müzesi..(bölüm 1)


Nisan ayı , doğa uyanıyor. İnsanın içini sızlatan bir rüzgar var. Kemiklerine işleyen. Halbuki camın arkasından güneş, hiç üşütmeyecekmiş gibi pasparlak..


Bahar, herkese yaşama sevinci verirken benim canımı acıtıyor. Hatırladıkça olanları ,içimdeki boşluklarımı anımsatıyor .Artık zamanı saymıyorum. Çünkü her sayışımda senden daha mı uzaklaşıyorum ne. İlk zamanlar dolu dolu acı yaşarken zaman geçtikçe yerini hayattan beklentisiz bir dinginlik aldı. Yaşıyorum ve farkındayım yaşadığımın. Sen giderken ölmek istemiştim halbuki. Etimi koparıyorlar gibi acı çekiyordum. İçime kezzap döküyorladı sanki öyle yanıyordu içimdeki her organ. Çektiğim acıdan kamburum çıkmıştı.Kendimi kaybetmiş gibi hep ağlıyordum. Ne sabah kalkasım vardı yataktan ne akşam. Hergün bir birine benziyordu. Yemek yemek zul olmuştu bana .. yoksa kendimi aç bırakarak ölmek mi istiyordum??? hatırlamıyorum..

Kendimi suçluyordum bizi bu duruma getiren herşeyden. Öfkeliydim. kendime anneme , kapı komşumuza , senin ailene , herşeye.. Bir sana kızamıyordum... Kızamıyordum dedim ya:-) Şimdi de kızamıyorum:-) Ama artık kimseye kızamıyorum.


Senelerce atlatmak için uğraştığım bu aşk kazasından geriye bende ne kaldı diye bakmak istedim bugün ...


Aldatıcı Nisan. Camın arkasından yansıyan güneş gibi aldatıcı nisan. Meğer seni unutmaya çalışırken çektiğim acıdan mıdır anlayamadığım şekilde herşeyi unutmuşum.Unutmak kolay olmadı demek isterdim.İnan hatırlamıyorum kolay mı oldu zor mu oldu.. Üzgünüm ki bizden geriye bende hiç bir şey kalmamış.. Neden mi üzgünüm?. Yaşarken unutulmayacak bir aşktı bizimki sanki. Öyle sanmışım.


Seni tam olarak ne zaman tarihin silik yapraklarına gömdüm bilmiyorum. Senin beni ne zaman gömdüğünüdüne merak etmiyorum. Açıkçası önemsemiyorum. Benim tarihimde sana yakışmayacak bir yerdesin. Ve ne yazık ki bunu hiç bir zaman düzeltemeyeceksin.


09/Nisan / 2002 Tuna'ya sevgilerle .