27 Temmuz 2010 Salı

Ağustos böcekleri,

Sıcaklarla aram kötü değildir. 45 derece sıcak benim için sadece sıcaktır. Asla çok sıcak değildir. İnsanlar sıcaklarda bayılırken , ben de sadece uyku hali oluşur. Sıcakların gelmesi ile tahammül edemediğim şey, sivrisinekler ve cır cır böcekleri... Hadi sivrisinekleri bir şekilde ilaçla milaçla hallediyorlarda bu cırcır böcekleri hiç susmamacasına sabah akşam devam ediyor ya , işte o fena. Uykumun , yere kibrit tanesi düşse bölünecek kıvamdaki hafifliği  yüzünden bu cırcır böceklerinin sesi ile uykunun mayasını tutturabilmek benim için imkansız. Bu yüzden sabah ezanı ile uyanıp , güzelim maznaranın fotoğraflarını çektim. Benim için 30 senedir bir rituel haline gelen bu ev; tatil için dünyanın neresine gidersem gideyim ,Bodrum daki evimize uğramadan tatil yaptığımı anlamıyor olmam dolayısı ile kendimi bu tatildede ferahlamış ve uykusuz kalmış olsam bile relax bir halde İstanbul'a attım..

Tekrar tatil yapabilme olasılığım olur mu bu sene bilmiyorum. Ama çok istiyorum:-))))

Sevgiyle,

24 Temmuz 2010 Cumartesi

Sevdiklerinize sarılın. Sevdiğinize ve sevildiğinize inanıyorsanız asla vazgeçmeyin..Ben sevdiğime sarılmak için gün sayıyorum..

Sevgilerimle

Hayran olduğum kadın FRIDA;

.
Kötü günümde yanımda olmadığın zaman vazgeçtim.

Canın sıkıldığında benimle paylaşmadığını, kırılacak
 veya tedirgin olacak olsam bile düşüncelerini açıkça söylemediğini anladığım zaman vazgeçtim.

Bana yalan söylediğini anladığım zaman vazgeçtim.

Gözlerime baktığında kalbinle bakmadığını ve bana hala söylemediğin şeyler olduğunu hissettiğimde vazgeçtim.

Her sabah benimle uyanmak istemediğini, geleceğimizin hiçbir yere gitmediğini anladığım zaman vazgeçtim.

Düşüncelerime ve değerlerime değer vermediğin için vazgeçtim.

Ağrılarımı dindirecek sıcak sevgiyi bana vermediğinde vazgeçtim.

Sadece kendi mutluluğunu ve geleceğini düşünerek beni hiçe saydığın için vazgeçtim.

Tablolarımda artık kendimi mutlu çizemediğim ve tek neden "sen" olduğun için vazgeçtim.

Bencil olduğun için vazgeçtim.

Bunlardan sadece bir tanesi senden vazgecmem için yeterli değildi, çünkü sevgim yüceydi.

Ama hepsini düşündüğümde senin benden çoktan vazgeçtiğini anladım.

Bu yüzden ben de senden vazgeçtim.

Frida Kahlo
Ekleyen::Demhane

22 Temmuz 2010 Perşembe

Bıkma yaşa;

Bir kaç gündür Bodrum da keyif alemindeyim. Çok yoğun bir 6 ay geçirmemiş olmama rağmen bünyem yorulmuş. Ne zaman mı anladım? Denizden çıktıktan sonra gölgeye geçip hafif bir meltem rüzgarı ile uyuyuncaya kadar. Öyle bir uykuydu ki ölmüşüm gibi. Gözümü kapattım ve tamamen başka bir aleme geçiş yapmışım. Geçiş yaptığım alem :-) uzun zamandır hayallerini kurduğum ofis:-))) işlerim deli gibi yoğun , deri koltuğuma sırtımı yaslayıp "Evet ya tatil zamanım gelmiş" diye karşımdaki müşterime söyleniyorum çayımı karıştırırken.

Gözümü açtım , gerçek aleme adımımı atmıştım. karşımda masmavi ege denizi, sehpada uykuya dalmadan önce bırakılmış ısınmaya yüz tutmuş biram.  Gerçekten yaşıyormuşum gibi :-))) gördüğümü sandığım rüya o kadar mutlu etmişti ki beni karşımdaki biraz sonra atlayacağım denizi gördüğümde hissettiğim hayal kırıklığını anlatamam.:-) Öfkeyle karışık hayal kırıklığı ile elime aldığım Sevgili Aydın Boysan 'ın "Bıkma yaşa" kitabını hırsımdan denize atacaktım.

Şimdi bu bana "Babam ve oğlum" filminde çocuğun babasına "Baba insanlar büyüdükçe hayaller küçülür mü" cümlesini anımsattı. Şezlongu biraz daha gölgeye çekerek, söylendim durdum.. "Koca salak ofis kuracağının rüyasını göreceğine , piyangodan para çıkacağının hayalini kursana.. Zaten ne yaman çelişki , çayı şekersiz içeli 20 sene olmuştur, neden rüyamda çayımı karıştırıyordum ki....

Hayallerimi ne zaman küçülttüğümü hatırlamıyorum :-))) Hem o ofisteyken de elimdeki buz gibi bira ile mor plajda şemsiyenin altına uzanmanın hayalini kuracağıma yüzde bin beşyüz eminim..

Hiç işte "BIKMA YAŞA"

Sevgiyle,

6 Temmuz 2010 Salı

Sene 1992:-)

Sene 1992. (Tevellüt eski olunca konuya Sene 19.. diye giriyorsun:-)). Herneyse O zamanlar başımda gerçek anlamda kavak yelleri, birde üstüne üstlük uçuş hostesiyim. Hergünü birbirinden değişik güzel geçen günler. hergün değişik bir yerde değişik bir ülkedeyim. Birde deli gibi para kazandığım ve harcamaya yer bulamadığım(sanırım bir daha böyle deli gibi para kazandığım bir dönem olmadı) bir sene bu 1992:-)

Bir kaç arkadaş yoğun tempodan  kaçarak o zamanlar adı yeni yeni tatil merkezi diye duyulmaya başlamış olan Bodruma gittik. Kimimiz rapor aldı kimimiz senelik izin. Adını tam hatırlayamadığım bir otel de kaldık.Mandalin gibi bişey olabilir emin değilim. Bütün heryerde plajlarda barlarda Levent Yüksel çalıyor. O çok ünlü TUANA  şarkısı.

Belikde o seneden sonra hiç bir zaman bu kadar çılgın güzellikte eğlendiğim nefis bir tatil yapmadım. Çünkü zaman içinde tatil anlayışımında ciddi biçimde değişiklik oldu:-) .(Sadece uyku deniz ve kitap)

Neden mi yazdım:)?

O tatile çıktığım üç kader arkadaşımın ikisini 2000 yılında temmuzun 5 inde  bir trafik kazasında ne yazıkki kaybettim. Üçüncü arkadaşımıda biraz önce öğrendiğim kadarıyla aynı sebeple kaybetmişim..

Rahat uyuyun melekler...