28 Ocak 2011 Cuma

Sevme Sanatı;

Jason Mraz - I M Yours
Found at abmp3 search engine



Sene kaç bilmiyorum fakat oldukça eski bir olay olduğunu söyleyebilirim. Sevgili arkadaşım Seda ve o zaman ki nişanlışı  Ekin kardeşimizin evliliklerine sanırım 4-5 gün kala bize gelirken arabanın içinde yün yumağına dönmüş hallerini gördükten sonra şaşkınlıkla eski eşime dönüp içerde ne oluyor sence diye sormuştum. O da şaşkınlıkla "Seda'nın ayağı Ekin'in ağzının üstünde sanırım" diye bana cevap vermişti . Arabanın yalpalayarak önümüzde durduğu sırada gördüklerimiz ise daha komikti. Seda'nın eli Ekin'in saçlarında ,Ekin'in bir eli direksiyonda diğer eli  ile Seda'nın ayağını tutyordu. Bu yumağı çözmek bize kalmıştı..İkisininde arabadan tahliyelerini kazasız belasız sağladıktan onra elime tutuşturulan yenmeyecek haldeki pasta paketine ,Ekin kardeşimizin yüzündeki tırmık izlerine ve Seda'nın elmacık kemiğindeki şişliğe bakıp "Yahu siz bu halde nasıl evleneceksiniz " sözümle Seda ve Ekin'in aynı anda "bitti bu iş" bağırmaları bir olmuştu. Biz   evde olayın vehametini anlatmaya çalışarak sanırım bir 5 saat geçirmiştik... Sonrası mı?:-) Evlendiler..Sanırım 12 senedirde evliler çok güzel bir kızları var. İlişkileri de aynı tutku ile devam ediyor ..:-))))Ve 12 senedir onları gördüğüm her vakit boşanıyorlar.Yalnız garip bir şekilde  onların hiç küstüklerini görmedim. Her ilişkinin bir ruhu varmış ya:-) bunların ruhu nerelerinden geçiyor hiç bir fikrim. yok.Sevgili Ayda'cım , annesi ile babasının yaşadığı gibi bir aşk istiyormuş.. Çözebilen varsa beri gelsin.

26 Ocak 2011 Çarşamba

Pardon ya cidden;

Sürekli değişen blog sayfamın görüntüsü yüzünden cidden pardon.Bir türlü doğru ve içime sinen tasarımı bulamadım .Bulduğum an hep birlikte rahat edeceğiz sanirim.:-))

25 Ocak 2011 Salı

Siyah;

Renklerden siyahtayım. Yakışır sarışına siyah derler.. Sebepsiz mi bu siyah? herşeyin sebebi vardır derler. Siyahın sebebi beyazdır. Ne kadar çabuk siyahlaşır aslında beyaz. Reklamlarda bile beyazlarınız daha beyaz lafı yalandır işte..Çünkü hiç bir şey ilk beyaz olduğu zamana geri dönmez.İlkinden sonra hep bir siyahlık oluşur o beyazın üstünde..
En beyazlar daha çabuk siyahlaşır...

Siyah gece elbisesi bile almamşımdır senelerce.. Sevmem ki siyahı. Kiri göstermememesinin dışında kötülüğü , karanlığı ve belkide ölümü hatırlatır bana..Gardrobuma baktım. Çok fazla siyah var artık..Nerede hata yaptım acaba ?

21 Ocak 2011 Cuma

Atilla İlhan .. Nur içinde yat

Ben seni bir okyanusun derinliginde buldum da sevdim
Parlak bir inciydin benim için
Paha biçilmez bir inci

Ben seni soguk ve yagmurlu bir günde
Seni düsünürken gülüsündeki sicakligin içime dolup da
Beni sardigi bir anda sevdim
Seni sadece selvi boyun,siyah saçlarin yada kara gözlerin
Güzel bir yüzün var diye degil
Fikirlerinle,konusmandaki güzelligin ve benim o kor halde yanan yüregimle sevdim
Ben seni derinden ve hissederek sevdim
Her kalp atisimda vücudumun dört bir kösesine yayildigini
Beni sardigini her nefes alisimda cigerlerime isledigini bilerek sevdim
Seni kis gecelerinin o soguk yataginda birlikte uyuyup beni isittigin
Yaz sicaginda uyuyamayip sikintilarim oldugun
Ve rüyalarimda bulustugumuz gecelerde sevdim
Seni ellerinden tutup kanimin kaynadigi
Kalbimin yerinden firlayacagini hissettigim anlarda
O islak dudaklarinla beni sevdigini söyleyecegin anlari düsünerek sevdim
Ben seni o sensiz anlardaki bos ve degersiz geçen dakikalarda
Kayip zamanlarimizda,seni arayip bulamadigim
Çaresizlik içinde oldugum,içki sofralarini dost bildigim anlarda sevdim
Sen ne kadar uzak olsan da,
Aramizdaki kilometreler nasil çoksa
Bende seni o kadar yogun ve o denli çok sevdim
Seni kalbimde yanan atesin ile
Zihnimde olusan hayallerin o ay parçasi çehrenle
Bana derinden bakan o gözlerindeki isiltiyi görecegim anlari beklerken
Kalbimin yanip tutustugu anlarda
Gelip o bu atesi alevlendirerek
Bana sarilarak beni sevdigini söyleyecegin anlari düsünerek sevdim

Korkuyorum!
Hakkettigin mutlulugu sana verememekten korkuyorum.
Seni beni sevdiginden fazla sevememekten korkuyorum.
Senin sevgine layik olduktan sonra baskalari tarafindan o sevgiyi kaybetmekten korkuyorum.
Seni kazandim derken kaybetmekten korkuyorum.
Aramizdaki maneviyat haricindeki uçurumlardan korkuyorum.
Senin kalbini daha fazla kirmaktan korkuyorum.
O temiz ve masum göz yaslarini daha fazla akitmaktan korkuyorum.

Evet korkuyorum;
seni kaybetmekten, seni daha fazla üzmekten ...
Sana kendimi ifade edememekten korkuyorum.
Yada yanlis anlasilmaktan korkuyorum.
Uçurumun kenarinda yalniz kalmaktan korkuyorum.
Dostluguna doyamadan uluorta yalniz kalmaktan korkuyorum.
Yüregimdeki o ince sizinin bir gün çogalmasindan ve beni sarmasindan korkuyorum.
Sevgi denen güzelliginin bir gün beni terk etmesinden korkuyorum.
Dostlugun ölüp yerine nefretin yesermesinden korkuyorum.

Korkuyorum evet;
seni kaybetmekten ve seni daha fazla üzmekten...
Bir çiçek misali ne ellemeye nede koparmaya kiyamiyorum uzaktan seyrediyorum çünkü;
Seni daha fazla incitmekten korkuyorum.
Ömründe yasadigin mutlulugu huzuru sana yasatamamaktan korkuyorum.
Sana kalbimden fazlasini verememekten korkuyorum.
Sonunda sana gözyasindan baska bir sey birakamamaktan korkuyorum.
Seni sevmekten degil;
dostlugunu suiistimal etmekten,
Seni kaybetmekten ve degerini bilememekten ve Yüce Rabbime hesap verememekten korkuyorum.
Belki de çok fazla korkuyorum ...

ÇÜNKÜ; BEN iLK DEFA SEViYORUM...


ATTİLA İLHAN

Life is wonderful

Jason Mraz - Life Is Wonderful
Found at abmp3 search engine
2007 yılında İngiltere seyahatimde gittiğim bir konseri hatırladım. Nefis günler geçirmiştim. Bu kocamaaan yaşantımın içersinde yıldız gibi parlayan günlerdi..
Keyifle dinlemeniz dileği ile

Sevgiyle,

19 Ocak 2011 Çarşamba

Aşığım sana çünkü;

Ben hastalandığımda hiç bir zorunluluğun yokken bana bebekler gibi baktın,
4 senede sadece bir kere kalbimi kırdın:-(
Gece yarısı seni horluyorsun diye uyandırdığımda hep gülümseyerek uyandın,
Kapıyı anahtarla açmaya üşendiğin için , wc de olsam dahi kapıyı  benim açmamı bekledin,
En sevdiğim çiçeğin ne olduğunu sormadın ama bana aldığın çiçeklerin hepsi muhteşemdi,
Özür diledin,
Beni affettin,
En çirkin halimle bile bana dünya güzeliymişim  gibi davrandın,
Her yurt dışına çıktığında hediyeleri önüme yığdın,
Yaptığım kötü yemekleri bile nefis yemeklermiş gibi yedin,
Benim için sigarayı bıraktın,
Elimi hiç bırakmadın,
Kahvaltıyı sevmediğin halde ben seviyorum diye hafta sonları bana nefis kahvaltılar hazırladın,
Bir sene önce beğendiğim yeşil masa lambasını hatırlayıp ofisi açtığımız an masama hediye aldın,
Hep çok güzel baktın,
Hep çok güzel güldün,
Beni hiç eleştirmedin,
Hiç küsmedin,
Hiç inat etmedin,

Sadece bunlardan dolayı mı sana aşığım sanıyorsun ?
Hayır.

En çok bana sırtını kaşıttığın  için ,

Sana aşığım.

Kıymetlime,


Kıymetlin..

17 Ocak 2011 Pazartesi

Can Yücel

Ne yormak istedim seni
Ne de yormak kendimi
Çok çalıştım
Gitmeye de kalmaya da
İkisi de aynı acı, ikisi de rezil
Daha öncede gitmiştim. Ama böyle kalarak değil.





Herşey zamanını bekler, O gün yazılarıma atfen;

Umudum kalmadı. Bütün yolları denedim. Kısmetten öteye yol yok der annem. Gerçekten öyleymiş. İnsanın hayallerini olmayacak diye bir köşeye atması zor oluyormuş anladım.. Yeni bir hayat amacı bulmam gerek şimdi. Canım kocam "ben varım ,ben olayım senin hayat amacın" diyor. Onun bana verdiği sıcaklığı ve güveni içimde hissediyorum. Ve ona bir çocuk verememenin ezikliği acıtıyor beni.

Hayata bıraktığım yerden tekrar başladım. Biraz buruk biraz kırgın biraz isyankar. Vazgeçmişliğimin hırsı bedenimi esir aldı. Kah ağlayarak kah içkinin dibine vurarak çıkarıyorum. . Herşeye rağmen yenilmiş hissettmiyorum kendimi. Bunuda atlatacağım ..

Ve,

Acımadı ki diye omuz silkeceğim.

15 Ocak 2011 Cumartesi

Bir an;

Bir an vardır;
Göz göze geldiğin an,
Bineceğin aracı seçtiğin an,
Yumurtanın spermle buluştuğu an,
Olmaman gereken yerde bulunduğun an,
Fotoğrafın çekilirken telefonun çaldığı an,

İşte bu anlarda hayatının akışı değişir ve sen hep o karar verdiğin ana geri dönüp "o anı" düşünürsün;

Bir an gelir " o anı" sevgiyle anarsın ,
Bir an gelir "o anı" hiç hatırlamak istemezsin.

İşte ben , bugün hatırlamak istemediğim o anı hatırladım.

8 Ocak 2011 Cumartesi

Sadece bir kaç söz;

Yaklaşık bir haftadır hem yeni ofis işleri hem benim özel işlerim beni biraz gerdi. Bununla birlikte çok sevdiğim bir çift arkadaşımın aralarının ciddi biçimde bozuk olması   ve ne yazık ki  tekrar ayrılık laflarının ortada dolaşması  enerjimi aldı götürdü; Herneyse .

Cumartesi akşamı daha eğlenceli işler varken blog sayfama girmeyi pek istemedim ancak kafam karışık. Kafamın karışık olduğu zamanlar yaptığım en önemli şey düşünme mekanizmamı durdurmak.Bunu nasıl yapıyorum? Bunu çizgi film izleyerek yapıyorum. Televizyonda çizgi filmi buluyorum ve başlıyorum anlamaya çalışmaya , anladıktan sonra çizeri veya senaristi ile ilgili kendimce yorum yapmaya.. Böylece düşünme mekanizmam duruyor..Durmasına durdu da çizgi filmler bitti..

Şimdi Öncelikle "Deli Anne" Yazını şimdi okudum ve  çok üzüldüm böyle şeyler yaşadığın için. Ancak bunu o kadar güzel anlatmışsın ki . Orada yorum yazanlara cvp vermemişsin belli ki canın gerçekten sıkkın. Bu yüzden bende orada yorum yazmak istemedim sana. Benim sayfamı okuyan kişi sayısı az ya ondan burada yazmak istedim.

Anne ile birey olmak arasında hiç çizgi kalmadığı bir an var. Ailenin ve çevrenin senden anne olarak beklentisi ve yargısı, kendi anneliğini yargılaman . Çocuklarını nasıl yetiştireceğin konusunda ailenden veya büyüklerinden müdahale.Senin herşeyi yetiştirme ve mükemmel yapma çaban. Toplum baskısı sonunda onlardan ayrı geçirdiğin en ufak zamanda bile suçluluk duygusu . Sevgili Deli Anne, seni çok iyi anlıyorum diyemem çünkü ben hiç anne olmadım. Ve şunu biliyorum iki tane çocuğum asla olmayacak. Ben istemediğim için değil ama:-)  Nefis bir anne olduğuna eminim. Nefis bir matematik mühendisi olduğuna da eminim. En önemlisi kendi ruhunu besleyerek birey olarak kendi özgüveninin sağlamasını yaparak anneliğine çok fazla katkıda bulunacağınada eminim. Yeter ki isteklerini iyi ifade et. Sen sağlıklı bir ruh hali yaşadığın zaman ancak çocuklarına faydalı ve mükemmel bir anne olabilirsin:-) diye düşünüyorum. Lütfen bu sayfada yazdığım için affet. Bilmem belki okuyamazsın bile bu yazıyı :-)))

Şimdi ben kafamın karışıklığını çözmeye gidiyorum. Üç ,beş ,onbeşgün içersinde çözmeyi planlıyorum..

Sevgiler

5 Ocak 2011 Çarşamba

Bayıldıklarım;

Azerbeycan medyasında yer alan " Amerika dış politakası KIM KARDASHIAN denilen kadının yatak odasından mı yönetiliyor" sözü;

BDP li adını hatırlamak dahi istemediğim şahsın " Çift dil ve özerklik " kelimelerini sarf ettikten sonra pardon biz bunu demek istemedik demesi;

TV de  reklam başlamadan önce "gerçek hikayedir" diye belirtilen hangi cep telefonu hattı olduğunu bilmediğim reklamda Öğretmen kızın "sobayı yakmak için için önce ne yapıyor muşuz?" sorusuna tatlı bir kız çocuğunun "anamızı cep telefonundan arıyoruz" cevabı;

Yine tv reklamı ve kaşarı uzayan künefe ;

Vatan gazetesine yazan Dilek Önder'in 2011 de bekar kadınlar için "Öküzlerden nasıl uzak durmalıyız" yazısı

"Öyle bir geçer zaman ki" dizisinde oynayan küçük Osman;

Ahlaksızlığın boğaza kadar geldiği bir dönemde "utanma duygusu" nu hala yaşayanlar;

Sabah kahvaltılarım;

Kanser tedavisinde devrim yaratan buluş olan test;

Aralık enflasyonunu inanamadığım rakkam çıkaran sayın yetkililer;

Home TV de ki yemek yaparak tarif veren kadınlar; (Fakat onların malzemeleri sanırım benim memeleketimde satılmıyor);

Şarkıcı Sıla'nın "Acısa öldürmez" şarkısı

Avrupa birliğine girmek istemeyenler;

VEEE KOCAM...

Sevgiyle;

3 Ocak 2011 Pazartesi

O gün.

İşte o gün hiç gelmeyecek.Oysa gelmeyecek o gün için ben hep hayal kuracağım . Üzülmeyeceğim o gün hiç gelmedi diye.Ama olsun diyeceğim. Denedim. Hemde yeterince .. Olmadı.. Bundan sonra sadece hayal kuracağım.  Boğazım düğüm düğüm olmayacak. Kazanılmayacak savaşlara tekrar gireceğim .. Mücedele ettim diyeceğim . hepsi bu..

Sanırım bütün sene zıplayacağım.

Buradaki kişilerin gerçekle ilişkisi yoktur :p..

2011 'e girerken .

Hayde herkese mutluluklaaar.