26 Kasım 2009 Perşembe

İyi bayramlar;

İstanbul'u terk eden terk edene. Yollar bomboş. Herkeste bir telaş. Alışveriş merkezleri dolup taşıyor. Bugün arefe. Annem Mersin de. Ben ise yarın Ankara'ya doğru yola çıkıyorum. Bu yolculuk önemli...

Bu akşam yazacaklarım bu kadar . Bütün dostlarım ve arkadaşlarıma iyi bayramlar. Sanırım bu bayram şansa ihtiyacım var. Nilüfer İngiltere'den sağ salim dön. Çisel biliyorum gene misafir ağırlayacaksın. Allah kolaylık versin. Sezer'im İzzettin'le mutlu bayramlar olsun. Meltem sım sıkı sarılıyorum sana. Sabiha seni de çook öpüyorum.

Herkese iyi bayramlar ve sevgiler.

23 Kasım 2009 Pazartesi

Sevmediklerim;

Her sene tekrar tekrar yapılan kaldırım taşları (hiç bir sene düzgün yapamıyorlar ayakkabı topuklarım gidiyor)
Sigara dumanı,
Fönü bozulmasın diye yağlı saçla dolaşan kadınlar,
Saygısız ve düşüncesiz insanlar,
Kararsız insanlar,
Kaypak insanlar,
Yolda yürümesini bilmeyen insanlar,
Dilenciler,
1 metrekareye bile bina yapanlar,
yeşil alanı telef edenler,
Tv. de ki sabah programları,
Asfalttaki su birikintileri,
Minibüs şöförleri (sabrımı deniyorlar ),
Ev işi yapmayı alaturkalık olarak niteleyenler,
Ev işi yapmamayı modernlik zannedenler,
Bilinçli bilinçsiz her konuda iddia edenler,
Anlayışsızlar,
Suyu açık bırakarak boşa akmasını neden olanlar,
Dikkatsizler,
Ön yargılılar,
Ortak kullanılan bilgisayarların klavyeleri(inanılmaz pis oluyorlar)
Yerdeki saç yumağı,
Herkesin içinde birbirlerinin kafasını kırmaya çalışan öfkeli insanlar,
Kıskanç kadınlar( sevgilisini kıskananlardan bahsetmiyorum hemcinsini kıskanan kadınlardan bahsediyorum),
Yol bilmeyen taksi şoförleri,

Yukarıda yazdıklarımdan anlaşılacağı gibi keyifli bir gün geçirmedim. Hergün hemen hemen yukarıdaki yazdıklarımdan bir kaçını bir arada yaşıyorum. Neyse ki hava bugün çok güzel . Sanırım benimde bir duş alıp kendime gelmem gerekiyor.

Sevgiyle,

21 Kasım 2009 Cumartesi

Puslu bir cumartesi,

Güne başlarken en kötüsü sabahları baş ağrısı ile uyanmak inanın. Kalkıp ağrı kesici alıp tekrar yattım. Neyse ki ikinci uyanışım daha az ağrılı oldu. En azından sabah çayımdan sonra , yerinden fırlayacakmış gibi hissettiğim gözlerimin yerinde kalmaya karar verdiklerini hissedip mutlu oldum. Bu hafta çok koşturmayla geçtiği için halsizlikte cabası. Umarım dinlenebilirim bu hafta sonu, çünkü önümüzdeki hafta da koşturacağım.






Öncelikle perşembe günü gittiğim bir tiyatro ile ilgili yazmak istiyorum. Oyun, şehir tiyatroları Ümraniye sahnnesinde sergeleniyor. Adı " Bekleme Salonu" . Yaklaşık bir saat süren oyunun konusu , aynı pozisyona iş başvurunda bulunan 3 kişinin bekledikleri salonda kilitli kalarak yaşadıkları ile alakalı . Pek keyif almadım ama bunun oyuncularla alakası yok. Oyuncular daha iyi oynayamazdı. Sanırım oyunu yönetenle alakalı bir problem vardı. Arkadaşlar Oyun 5.5 Lira. Evet evet doğru duydunuz 5.5 Lira.

Geçen hafta zeytinyağlı dolma yapmak için alışveriş yapmıştım. Fakat doğru zamanı bir türlü yakalayamadığım için yapamadım. Birde örmeye uğraştığım ve vakitsizlikten yarım kalan hırkamı umarım yaz gelmeden bitirebilirim.

Bayram geliyor. Ankara yolcusuyuz. Kıymetlimin ailesi ile geçireceğiz bayramı. Ankara çok soğukmuş . Tabii bu hafta birde bavul hazırlayacağım. Önce babamın mezarını ziyaret edip annemin tombiş ellerini öpüp yola koyulacağız.

Bugün ders çalışacağım. Belki 2012 filmine gideceğiz. Arkadaşımız Cüneyt bizi ziyarete gelecek. Yoldaymış zaten:-)) Aslında burayı çoktan bırakıp koşarak banyoya girmem gerekiyor. Sabah kalktığım gibiyim. Yani leş gibi.

Güzel bir hafta sonu diliyorum hepimize, bayramınızı kutlamıyorum Daha bu hafta yazacaklarım var.

Sevgiyle,

18 Kasım 2009 Çarşamba

İyi ki:-))

İyi ki evlenmişim
İyi ki boşanmışım
İyi ki çukalatayı keşfetmişler
İyi ki sağlıklıyım
İyi ki yaşanmışlıklarım var
İyi ki seviyorum
İyi ki seviliyorum
İyi ki zayıfım :-)
İyi ki sarışınım
İyi ki bir sürü dostum var
İyi ki merhametliyim,
İyi ki yemek yemeyi ve yapmayı seviyorum
İyi ki araba kullanıyorum
iyi ki mutsuzluklarımın ardında bile mutluluklarım var
İyi ki bir evim var
İyi ki sabır sınırım yükseldi
İyi ki adaletliyim
İyi ki inatçıyım
İyi ki tv yi bulmuşlar
İyi ki mucizelerim var
İyi ki hayır demesini biliyorum
İyi ki hayata karşı prensiplerim var,
İyi ki özgürüm
İyi ki domuz gribi olmadım
İyi ki ümitlerim hala cebimde..

17 Kasım 2009 Salı

Mucizelere inanır mısınız?


Mucizeyi genelde tıbbi ve ruhani olarak açıklayamadığımız olaylar için söyleriz.Kendi adıma mucizelere inanırım. Çünkü ben 2 adet mucize ile doğmuşum.


Hayatta her canlının mucizesi başkadır. Konuşan bir papağan gördüğünüzde şaşırmazsınız ama konuşan bir köpek gördüğünüzde bunun mucize olduğuna inanırsınız.


Büyük mucizeler vardır. Hayatından ümit kesilen bir akrabanızın mucizevi olarak hayata geri dönüşü gibi, sürekli kaldığınız ve hiç anlamadığınız bir dersten girdiğiniz son sınavınızda bütün soruları bilmeniz gibi, bütün organları ters bir kadının doktorlar tarafından asla çocuk sahibi olamaz demelerine rağmen hamile kalıp doğurması gibi , Sizi zor bir durumdan kurtaran anlık bir olay gibi.. Bu örnekleri tabiiki çoğaltabilirim ama demem başka.


Kendi adıma olmasını isteyeceğim herhangi bir şeyin gerçekleşmesini mucizevi olarak değerlendiremeyeceğimi fark ettim. Çünkü bu anlamda zaten doğarken çok önemli bir mucize ile doğmuştum .Yüce yaratan bana müthiş bir anne ve müthiş bir abla hediye etmişti. Bu yüzden geçmişime baktığımda en zor zamanlarda bile mucizeye ihtiyaç duymamıştım. Maddi manevi destek mucizeleri hep yanımdalardı :-) Herkes benim kadar şanslı değil.


Evet ben bir mucize istiyorum ama kendi adıma değil. Çok sevdiğim birinin alkol tutkusundan kurtulması benim için bir mucize olacaktır. Ve ben bu mucizeyi istiyorum. Bu mucize için dua ediyorum. Hayatımda ilk defa kendimden başka biri için deliler gibi korkup endişe ediyorum. Ve ilk defa kendimden başka biri için "MUCİZE"istiyorum diye bağırıyorum.
Sevgiyle,

15 Kasım 2009 Pazar

Huzur ;


Pazar akşamı , "Baba 3" filmini seyrederken dışarıdaki kör karanlığa baktım. Hayatımın içinde dünya kadar ters giden şey olduğu halde ne kadar huzurlu olduğumu düşündüm. Böyle hissetmeyeli sanırım en az bir 4-5 sene olmuştu. Hissettiğim kadar varmışım. Huzurlu hissetmek için , çok fazla şeye ihtiyacım yokmuş. Ben ve ben yeterliymişim. Niye bunları insan doğumunun hemen arkasından öğrenemiyor ki :-)

2012 filminde ne yazıkki yer bulamadık onun yerine Adana dostlar kebapçısını tercih ettik. Perşembe günü uzun zamandır gitmek istediğim tiyatroya gideceğim.

Koşturmayla geçecek bir hafta var önümde. Düz vites durumunu henüz tam çözemedim:-) Bu yüzden sanırım biraz perişanlık çekeceğim.. Tekrar araba sahibi olmam için çoook çalışmam lazım çooookk :-))

Sevgiyle

11 Kasım 2009 Çarşamba

Ordan, burdan, şurdan :-))


Bugün :-)) evet gülerek yazıyorum ki , Bir sene önce taşındığım ve hala kredisini ödediğim evimden tekrar taşınıyorum:-)) Annemle babam beni doğururken bu kız gezgin olsun, bir evde en fazla üç sene kalabilsin diye dua mı etmişlerdi yoksa bana bir çeşit vudu büyüsü mü yapıldı?? Herneyse sonuç olarak daha güzel bir hayat için kollarımı açmış bulunmaktayım. Yeni güzel günler beni bekliyor. Üstelik evimide kiraya verdiiimmm :-)) bu haberlerin en güzeli benim için.

Tekrar araba kullanmasını öğreniyorum dostlar :-)) senelerce otomatik vites araba kullanmış biri için vitesli araba kullanmak çoookkk zooorr :-( ama bununda üstesinden geleeğim :p.

Kıymetlim yarın İsvicreye gidecek . Eee tabii bizi allah kavuştursun.:-))

9 Kasım 2009 Pazartesi

Günahlarım,


Rahmetli Mina Urgan'ın bir kitabında, " Hiç kimse genç olduğu için sevinmez çünkü önünde çözümlenmesi gereken sorunlar ve toplum baskısı vardır, yaşlandığında da hastalıklar peşini bırakmaz . En güzel yaş orta yaştır. Öncelikle sağlığı yerindedir ve hayattan ne istediğini biliyordur." Tam olarak bu cümlelerle olmasa bile anlatmak istediği buydu. Kendisi 80 küsur yaşında vefat etmişti. Rahmetli vefat ettiğinde ben daha yirmi yaşlarımdaydım.

Yapmak istediğim o kadar çok şey var ki bu hayatta. Ama nedense bu yaşıma kadar hep bir engelim çıktı. Bunun ardına sığınmıyorum. Öz eleştiri yapacak olursam , o engelleri aşacak gücü asla kendimde bulamamıştım. Şimdi kaybettiğim zamanı nasıl telafi edeceğimi bilemeden oradan oraya koşturuyorum. Zamanın bu kadar hızlı aktığından bahsetmişlerdi bana. Ama bu benim isteklerimi ertelememe engel olmamıştı. Şimdi görüyorum. Zaman çok ama çok hızlı akıyor ve telafisi ne yazık ki mümkün olmuyor.

Şimdi ki aklımla , geçmişte yaptığım hataları düzeltebilme şansı verselerdi , inanıyorum bütün hayat akışım değişirdi. Hırslarımın , gururumun, öfkemin, anlayıp dinlemeden verdiğim (yargısız infaz) kararların, silip atarak hayatımdan çıkarttığım insanların ve pişman olduğum halde geri dönemeyişlerimin hesabını kendime verdiğimde "keşke" cümlesini kurarak üzülmek için bile vaktimin kısıtlı olduğunu fark ettim.

Hayatımda en önemli kararları öfkemle ve sabırsızlığımla almak ne büyük bir pişmanlık ve üzüntü yaratmıştı. KEŞKE DAHA AZ ÖFKELİ VE DAHA SABIRLI BİR İNSAN olabilseydim derken bir baktım ki farkında olmadan o yola girmişim. Geçmişe baktığımda bulunduğum bu yerde bile olabilmenin benim için bir lütuf olduğunu fark edip , insanoğlunun elindeki değerlerinin kıymetini kaybettikten sonra fark etmesine fırsat vermeden elimdeki değerleri koruyarak geçmişimden özür diliyorum.