22 Temmuz 2010 Perşembe

Bıkma yaşa;

Bir kaç gündür Bodrum da keyif alemindeyim. Çok yoğun bir 6 ay geçirmemiş olmama rağmen bünyem yorulmuş. Ne zaman mı anladım? Denizden çıktıktan sonra gölgeye geçip hafif bir meltem rüzgarı ile uyuyuncaya kadar. Öyle bir uykuydu ki ölmüşüm gibi. Gözümü kapattım ve tamamen başka bir aleme geçiş yapmışım. Geçiş yaptığım alem :-) uzun zamandır hayallerini kurduğum ofis:-))) işlerim deli gibi yoğun , deri koltuğuma sırtımı yaslayıp "Evet ya tatil zamanım gelmiş" diye karşımdaki müşterime söyleniyorum çayımı karıştırırken.

Gözümü açtım , gerçek aleme adımımı atmıştım. karşımda masmavi ege denizi, sehpada uykuya dalmadan önce bırakılmış ısınmaya yüz tutmuş biram.  Gerçekten yaşıyormuşum gibi :-))) gördüğümü sandığım rüya o kadar mutlu etmişti ki beni karşımdaki biraz sonra atlayacağım denizi gördüğümde hissettiğim hayal kırıklığını anlatamam.:-) Öfkeyle karışık hayal kırıklığı ile elime aldığım Sevgili Aydın Boysan 'ın "Bıkma yaşa" kitabını hırsımdan denize atacaktım.

Şimdi bu bana "Babam ve oğlum" filminde çocuğun babasına "Baba insanlar büyüdükçe hayaller küçülür mü" cümlesini anımsattı. Şezlongu biraz daha gölgeye çekerek, söylendim durdum.. "Koca salak ofis kuracağının rüyasını göreceğine , piyangodan para çıkacağının hayalini kursana.. Zaten ne yaman çelişki , çayı şekersiz içeli 20 sene olmuştur, neden rüyamda çayımı karıştırıyordum ki....

Hayallerimi ne zaman küçülttüğümü hatırlamıyorum :-))) Hem o ofisteyken de elimdeki buz gibi bira ile mor plajda şemsiyenin altına uzanmanın hayalini kuracağıma yüzde bin beşyüz eminim..

Hiç işte "BIKMA YAŞA"

Sevgiyle,

Hiç yorum yok: