26 Mart 2011 Cumartesi

Mehveş Evin 'in Milliyet Gazetesinde çıkan yazısı; Herkes aynı soruyu soruyor. "Ne saklıyorsunuz"Neyi kapatmaya çalışıyorsunuz?"

İmamın ordusu


Yayımlanmamış bir kitap, neden yok edilmeye çalışılır?

Bu sorunun mantıken tek bir cevabı var: Demek ki içinde, birtakım çevreleri rahatsız etmekten öte, zarar vereceği düşünülen bilgiler var! Hiçbirimiz, basılmamış bir kitap hakkında fikir yürütemeyiz. “Ama içinde yalan, propaganda ve iftira var” deme, eleştirme, tartışma şansına da sahip değiliz.

24 Mart 2011 Perşembe günü, bu ülkenin tarihine yeni bir kara sayfa olarak geçti. Ahmet Şık’ın, üzerinde çalışmakta olduğu kitap yüzünden terör örgütü üyeliğiyle suçlanması ve Silivri’ye yollanması yetmemiş olacak ki... “İmamın Ordusu” adlı kitap taslağı kopyalarının bulunduğu adresler basıldı.

Polis, İthaki Yayınevi’ne, Şık’ın avukatı Fikret İlkiz’in ofisine ve kitabın diğer yazarı, gazeteci Ertuğrul Mavioğlu’nun çalıştığı Radikal gazetesine baskın düzenledi.

Üstelik polis, bulduğu taslaklara el koymakla kalmadı. Mavioğlu’nun bilgisayarında bulunan kopyayı, resmen sildi!



Taslaktan propaganda

Meğer yayımlanmamış bu kitap, “örgütsel doküman”mış. Ergenekon terör örgütünün propagandasına yönelikmiş... Satır aralarında talimat ve emirler varmış... İyi de güzel kardeşim, biz nereden bileceğiz?

Bu ülkede pek çok genç insan, sırf “örgütsel doküman” bulundurduğu, hatta “yayma hazırlığında” olduğu gerekçesiyle hapse atıldı. Bu “doküman”lar bazen bir kitap, bazen broşür, bazen de bir poster oldu.

Kiminin sesi duyuldu, kiminin varlığından bile haberdar olmadık. Kimi yattı, çıktı, yeni bir hayata başladı. Kimi cezaevi ortamında gerçekten örgütsel faaliyetlere girdi.

Gazetecilere yönelik baskı ve tutuklu yargılama süreçleri ise uzun zamandır gündemde. Ancak ilk kez bir kitabın taslağı “örgüt propagandası” olarak değerlendirilip imha edilmeye çalışılıyor.



Zihniyet değişmedi

Kitap, kitap diyoruz, içeriğini hatırlayalım: “İmamın Ordusu”, Fethullah Gülen cemaatinin devlet kadrolarındaki yapılaşmasını anlatıyor(muş).

Mademki özel yetkili mahkeme bu kitaba el koyuyor, basılmasına engel oluyor, hatta siliyor... Sıradan bir vatandaş, “Kitabın basılma ihtimaline karşı bu önlemler alınıyorsa... Demek ki devleti zor duruma düşürecek bilgiler var” diye düşünmez mi?

Üstelik baskını yapan ve arka çıkan güçler, en çok eleştirdikleri “askeri vesayet” mantalitesiyle hareket ediyor: Beğenmediğin düşünceyi bastır ve yok et.

Kitabın adı, zaten her şeyi anlatm-ıyor mu? Aktörler değişti, zihniyet aynı.







GÜNÜN TWİT’İ

Twitter’da dün “imaminordusu” diye taglenen twit’ler yükselişteydi. Protesto için en çok paylaşılan twit şu: “imaminordusu kitabı bende de var”.







BEKLİYORUM...

- Yakın dönemde “Darbe Günlükleri”ni yayımlayan Nokta dergisi basılıp, kapatıldı. Nokta’yı savunan herkesin, mesela “Genç Siviller”in, bugün aynı tavrı “çıkmayan kitap” için göstermesini...

- “Yandaş medya” diye damgalanmaktan fevkalade rahatsız olan, bunu reddeden medya mensuplarının, aksini ispat edip “demokrasiye ve ifade özgürlüğüne inandıkları”nı göstermeleri ve er meydanına çıkmalarını...

- Meslektaşları içeriye alınır, dergi ve kitaplar basılırken sesini çıkarmayan gazetecilerin nedamet getirmesini...

- Yıllardır “Hrant için adalet için” Dolmabahçe’de toplananlar, bu pazartesi “Hrant için, Nedim için, Ahmet için” saat 09.30’da toplanacaklar. Şimdiye dek Dink cinayetinin aydınlatılmasına destek veren herkesin, Ahmet ve Nedim için de orada buluşmasını...

- Anti demokratik uygulamalar karşısında seslerini yükselten sivil toplum kurumları, sanatçı ve aydınların, “Çıkmayan kitap baskını” için toplanıp, bir bildiri yayımlamasını...

- Bütün yayınevlerinin bir araya gelerek kendi meslek ve işlerinin geleceği için son baskınları protesto etmesini...

Bekliyorum... Acaba bekleye-rek de bir suç işliyor muyum?

1 yorum:

Momentos dedi ki...

Facebookta da kitap kopyasıyla ilgili mesajlar dönüyor, hatta böyle bir grup var çiçek pazarım... sinmek istemiyoruz elbet ama o kadar azıs ki, o kadar olur :(