4 Mart 2011 Cuma

Füsun Demirel'in kızına mektubu. Müthiş bir yazı..

Sevgili kızım Aslı,

Biliyor musun, gençliğimin en dinamik yıllarında hep bebek özlemiyle yaşayıp sonra bu duyguyu ertelemek zorunda kaldığımda kendi içimde çok acı çekmiştim ...erteledim çünkü bu ülkede kadın olmak öylesi zordu ki, bebeğim kız olduğunda onun karşılaşacağı sorunları düşündükce korkuyordum...


Ülkemin geleceğine dair iyilikler düşünmeyi hiç bırakmadım.

Ama en az yirmi yıl bu iyimserlikle bebek sahibi olmayı erteleyip sonunda kararımı verdiğimde ellisine gelmiştim...

İyi de olmuş,çünkü sana ve kardeşin Mehmet'e kavuşmakmış yazgım...2008'de dünyaya geldiğinizde ülkemde hala kadınların acıları, yaşanan dramlar azalmamış tam tersine çoğalmıştı...

Aslında daha karnımdayken sizi izlemeye başladığımda anladım ki dişi ve erkek farklılığı embriyonken başlıyor...

Sen karnımın çoğunu kaplayan erkek kardeşinin tekmelerinden sinmiş, sessizce doğumu bekledin...

Dünyaya geldiğinizde ostrojen hormonuyla korunan dişi bebek Aslı sorunlarıyla hemen başetmesını bildi..

Oysa erkek bebek Mehmet daha kaslı, daha kiloluydu ama bağışıklığı daha güçsüzdü....

Şimdi artık iki buçuk yılı geride bıraktık..bu süreçte sen erkek kardeşinin kıskançlık sebebiyle verdiği tepkilere, şiddet davranışlarına mağruz kalmaktasın... savunmak için sadece ısırmayı yöntem olarak seçtin ama hücrelerine işlemiş anaçlık içgüdüsü seni hiç bırakmıyor... sanki Mehmet benim değil de senin oğlun...

Biliyorum ki birbirinden tatlı, dünya güzeli çocuklarım yaşam boyu birbirlerine sevgiyle kenetlenecek, yokluğumda birbirlerine sahip çıkacaklar...Mehmet feminist bir annenin oğlu olduğu için şansını doğru değerlendirecek ve mükemmel bir kardeş, ileride diğer kızlara da mükemmel bir sevgili olacak...

Aslıcığım,

Bu mektubu belkı uzun yıllar sonra okuduğunda değerlendirebileceksin...o yıllarda ülkemde Kadın Hakları ne durumda olacak gerçekten öngöremiyorum...ancak sana bu mektupla anlatmak istediklerim içini çok açmayacak ne yazık ki...

Sana bir belge bırakıyorum diyelim...

Eğer yirmi yıl sonra ülkemde kadınlar artık kadın olmanın onuruyla sevgi,şevkat,aşkı karşılıksız yaşayabilecekse...

Ve kadının şiddet görmediği, taciz ve tecavüze uğramadığı,onurunun ayaklar altına alınmadığı, onursuzca yasamak yerıne ölümlerden ölüm beğenmediği ve ailesi tarafından infazlara mağruz kalmadığı bir Türkiye olacaksa yirmi yıl sonra...

Sen sevgili kızım, güzel bir Türkiyede gençliğini yaşıyor olacaksın...

Oysa şimdilerde durum çok vahim kızım... çok dramatik..çok utanç verici...


Daha 9 ocak 2011 tarihli gazete manşetlerinden yüzünü kaybetmiş bir kadının,bir eş,bir ananın dramına tanık olduk...Sezgin Ergen..18 yıl önce eşinin kıskançlık nedeniyle şiddetine mağruz kalıp daha sonra yaşadıklarına dayanamıyarak av tüfeğini çenesine dayamiş ve tetiği çekmiş...yüzü parçalanan Sezgin Ergen 18 yılda 60 operasyon geçirmiş ve 3 çocuğunu büyütmeyi sürdürürken maskeyle yüzünü hep gizlemiş...

Şimdi Sezgin Ergen'e yeni bir yüz yapılacak...yüzünü kaybetmiş Ergen yüz nakli operasyonuyla yeni bir yüze kavuşacak belki, ama yüzünü kaybetmiş diğer kadınlar ne yapacak...

Sezgin bu ülkede şiddeti yaşayan binlerce kadının sembolü kanımca...

Sezginle birlikte toplum olarak hepimiz yüzümüzü yitirdik yıllardır...

Kadınlar çağlardır yüzsüz bırakılmış sevgili kızım... Yazar Dario FO'nun eseri Medea'da şöyle seslenir Medea;

"...ve bizi bu kafeslerin ardına mahküm etmeniz onursuzluğun en korkuncuydu...başımızı eğmek için çocukları zincirlediniz boynumuza..aynen bir ineği daha iyi sağmak ve çifleştirmek için kazığa bağlamak gibi...oysa ben, bu kafesi parcalamak istiyorum..."

Kafesini parçalamak isteyen günümüzdeki Medealarsa namlunun ucundaki kadınlardı...

Onlar ya eşlerinin ya da ailenin erkek bireylerinden birinin şiddetine maruz kaldılar, ölüm fermanları yazıldı...

Medea'lar namus cinayetleriyle yokedildiler...bazısı 18'inde bile değildi daha...bazısı ardında bebelerini bıraktı...

Bu dünyada kadın olmaktan başka hiçbir günahları yoktu oysa ki...

Bu dünyanın yasası böyle diyenlere karşı kadınlar çığlığını yükseltemedi...

Oysa bu yasaları biz kadınlar mı düzenledik, biz kadınlar mı alkış tuttuk erkeğin erk ilanına?

Çığlıklarımız fısıltı gibi kaldı egemen erkek dünyasında...

Kadınları önce kafeslere kapattılar...sonra onları örtülerin içine hapsedip ardından "kadının örtünme özgürlüğü" dediler...

Kimse Medea kadar olamadı...kimsenin çığlıgı duyulmadı...

Ülkede kadın tecavüzleri arttı...intiharlar, yargısız infazlar çoğaldı...yasa koyucu erkek dünyası ise kadınların onurlarını yitirmesine aldırmadan meclis kürsülerine dayanayıp ikiyüzlü siyaset yapmayı sürdürdü...

Biricik, miniminnacık kızım... biz bu topraklarda acı yaşamış bir kuşağız...

Acı yaşayıp da engelleyememenin utancıyla başım önümde geziyorum...bu ülkenin aydınlarının yazdığı,çizdiği, oynadığı ve her türlü çaba da güçsüz kaldı "erk" in yarattiğı yasanın karşısında...

Toplumu uyuşturan "dizi dizi" dizilerde ise kadının mağduriyeti, tecavüzü, aldatılmışlığı,ihanete uğramişlığı,aşağılanması, cinsel bir obje olarak boy gösterip kanal kanal salınışı köpürte köpürte kitlelere sunulduğundan kadınlar kendi onursuzlaştırılış süreçlerini izlerken reytingleri arttırıp " erk" in güçlenmesine farkında olmadan katkıda bulundular...

Sevgili kızım Aslıcım,

Bu mektubu sadece sana değil aslında elbette kardeşin Mehmet'e de yazıyorum...onunla paylaşmalısın...

Büyüdüğünüzde size daha adil,daha eşitlikçi, her türlü baskı,şiddet ve yasağın ortadan kalktığı bir ülke bırakamazsak ben kendi kuşağım adına sizden özür diliyorum birtanem...

Ve biliyorum ki sizler kadının bu topraklarda yüzünü bir daha asla kaybetmemesi için çabalayacaksınız...

Gün gelir devran döner...

cesaret,onur,sevgi,aşk...


eşitlik,adalet,özgürlük...

ve her türlü ayrımcılığın asla yaşanmadığı...

insanın insanca yaşadığı...

bir ülkede büyür gelişirsiniz...

bu ülkede...bu topraklarda... herkes kendi yüzüyle... beraberce ... şarkılar ve danslarla yaşarsınız meleklerim...

bu bir masal değil..bu gerçeğin ta kendisi...hala inanmayı sürdürdüğüm bir gerçek...

sizleri çok seviyorum...

annen.

Füsun Demirel

2 yorum:

Momentos dedi ki...

Okudum... kocaman bir gerçek !.. işte bu dünya kalacak çocuklarımıza maalesef..

Çiçek Pazarı dedi ki...

Artık olanlara ve okuduklarıma inanamıyorum. kadına uygulanan faşizan hareketleri gördükçe midem bulunanıyor.